Yaşadığımız şehri bazı görüntülerle özdeşleştiririz. Benim yaşadığım şehir için sonbahar ve renkleri unutulmayacak kadar güzel görüntüler oluşturuyor. Dökülen yapraklar klişesi modası pek geçmeyecek romantik kavramlardan birisi olmalı. Çeşitli kaynaklarla bize öğretilen bir kavram olabilir diye düşünmeden edemesem de en masumane olanlardan, sonbahar ve dökülen yapraklar...
Bu sabah işe giderken yol kenarını tamamiyle kaplamış çınar yaprakları ve hala dökülmekte olanların yarattığı manzarayı seyrederek otobüsün kasvetli havasından kurtulmayı başardım. Oğlumun kapıda ağlayan görütüntüsü de biraz kayboldu diyebilirim. Kaç kişi farketmişti bilemem. Kulaklıkla müzik dinleyenler, uykusu açılamayanlar, derin düşüncelerde olanlar, enerjileri her zaman yerinde olan öğrenciler ve ben. Eğer şanşlıysanız otobüsten indiğinizde hani şu çok romantik, kavuşamayanların filimlerinde olduğu görüntülerden birinde buluverirsiniz kendinizi. Soğuk esen bir rüzgar özletiverir evinizin sıcaklığını bir fincan sıcak çayı.
Ah sonbahar! Yalnız mevsim, yapraksız ağaçların gülsüz dikenlerin soğuk mevsimi. İçerisinde bir sürü tezatlığı barındıran mevsim. Sıcak renklerin soğuğa inat her yeri kapladığı mevsim. Sarılar, kahverengiler, kırmızılar... Arkasından gelecek soğuk renklere hazırlık yapan mevsim. Ah sonbahar az sevilen gözü şenlendiren bir mevsim. Bir toplanma, bir göç mevsimi, hazan mevsimi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder